TÜP BEBEK

TÜP BEBEK

Tüp Bebek: Nedir, Uygulamalar Prosedürler Nelerdir, Sık Sorulan Sorular

Tüp Bebek Nedir?

Üremeye yardımcı tedavi yöntemlerinden biri olan tüp bebek tedavisi, anne adayından yumurtaların toplanması ve baba adayından sperm hücrelerinin alınmasıyla başlar. Laboratuvar ortamında döllenmenin gerçekleştirilmesinin ardından ortaya çıkan embriyo, anne adayının rahmine yerleştirilir. Bu noktadan sonra gebelik, doğal yollarla edinilmiş hamilelik gibi devam eder. Tüp bebek tedavisi iki farklı yöntemle yapılır. Bunlardan biri klasik tüp bebek tedavisi olarak tanımlanır ve bu yöntemde yumurta ve sperm aynı ortama bırakılarak doğal döllenmenin gerçekleşmesi beklenir. İkinci yöntem ise mikroenjeksiyon uygulamasıdır. Bu tedavi şeklinde sperm, yumurta hücresinin içine direkt olarak enjekte edilir. Her iki tedavi yöntemi başarıyla uygulansa da hangi yöntemin uygulanacağına hekim, eşlerin sağlık durumlarına ve üreme kabiliyetlerine göre karar verir. Tüp bebek tedavisinde amaç, sağlıklı bir gebeliğin oluşmasıdır.

1.Çocuk Sahibi Olamayan Çiftler, Ne Zaman Tüp Bebek Tedavisine Yönelmeli?

Yaşı 35’in altında olan ve gebe kalmasını önleyebilecek herhangi bir hastalığı olmayan bir kadın, 1 yıl korunmasız ve düzenli cinsel ilişkiye girmesine rağmen gebe kalamıyorsa mutlaka inceleme altına alınmalı ve gerekli görüldüğü takdirde tedaviye başvurmalıdır. Yaşı 35’in üstünde olan ya da daha önce gebe kalmayı etkileyen herhangi bir problem yaşayan kadınların ise 6 ay deneme yapmaları yeterlidir. Bu süre sonunda gebelik oluşmadıysa yaşın daha fazla ilerlememesi ve zaman kaybedilmemesi için bir an önce gerekli tedavi prosedürüne başlanmalıdır.

  • Aşama 1: Yumurtaların Uyarılması Normalde kadınlarda ayda bir yumurta büyür, olgunlaşır ve çatlar. IVF işlemlerinde tek yumurta alınırsa yumurta döllenmeyebilir veya döllendikten sonra sağlıklı bir embriyo gelişmeyebilir. Bu nedenle IVF‘de yumurtalık uyarıcı ilaçlar kullanılarak çok sayıda yumurta elde edilmeye çalışılır. Adetin 2. günü yapılan vajinal ultrasonografi ve kandan bakılan hormon sonuçlarına göre tedaviye başlanır. Tedaviye başlarken ilaç dozları kişinin vücut kitle indeksine (kg/m2), yumurtalık rezervine daha önce IVF yapılmışsa önceki tedavilerde kullanılan ilaç dozlarına ve toplanan yumurta sayılarına göre belirlenir. İlaç dozları ve tedavi protokolleri her hasta için özel olarak belirlenir ve bireyselleştirilmiş tedavi protokolleri uygulanır.
  • Aşama 2: Yumurtaların Toplanması Anne adayına, yumurta alımı sırasında ağrı veya başka rahatsızlıklar hissetmemesi için hafif bir yatıştırıcı veya anestezik verilir. Doktor, üzerine ince içi boş bir iğne takılmış bir ultrason vajinal prob kullanarak kadının yumurtalıklarından yumurta aspire eder. Bu işlem, yaklaşık 12-30 dakika sürer. Bu numuneler zaman kaybedilmeden laboratuvara gönderilir. Yumurtalıklara transvajinal ultrasonla erişilemiyorsa, iğneyi yönlendirmek için bir abdominal ultrason kullanılabilir. Yumurtalar, bir emme cihazına bağlanan bir iğne ile foliküllerden çıkarılır. Anne adayları yumurta alımından sonra kramp ve tokluk veya baskı hissi yaşayabilir.
  • Aşama 3: Spermlerin Alınması Baba adayı, sperm odasında mastürbasyon yoluyla sperm örneği verir. Alınan örnek, laboratuvara verilir. Meni içeriğinde sperm olmayan erkeklerde ise yumurtalıklardan cerrahi yolla sperm elde edilebilir.
  • Aşama 4: Döllenme Klasik tüp bebek yöntemi olan IVF işleminde alınan yumurta ve sperm hücreleri laboratuvarda hazırlanan kültür ortamında bir araya getirilerek döllenmeleri beklenir. ICSI ya da farklı bir deyişle mikroenjeksiyon tekniğinde ise sperm, yumurtanın içine enjekte edilir. Her iki yöntemin sonunda yumurtanın döllenmesiyle embriyo oluşur.
  • Aşama 5: Embriyo Transferi Tüp bebek tedavi yönteminin son aşaması olan embriyo transferinde önceden elde edilen embriyo, anne adayının rahmine transfer edilir. Anesteziye gerek duyulmaksızın ultrasonografi eşliğinde yapılan transfer işleminde embriyo, kateter yardımıyla rahim içine bırakılır.
  • Fallop tüpü hasarı veya tıkanması: Fallop tüpünün hasar görmesi veya tıkanması, bir yumurtanın döllenmesini veya bir embriyonun uterusa gitmesini zorlaştırır.
  • Önceki tüp sterilizasyonu veya çıkarılması: Tüp ligasyonu (fallop tüplerinin gebeliği kalıcı olarak önlemek için kesildiği veya bloke edildiği bir tür sterilizasyon) geçirdiyseniz ve gebe kalmak istiyorsanız, IVF tüp ligasyonu bu durumu tersine çevirmeye bir alternatif olabilir.
  • Yumurtlama bozuklukları: Düşük yumurtalık rezervi Anovulasyon, infertilite nedenlerinin %5-25’ini oluşturur. Bir kadında yumurtlamanın olup olmadığı ultrasonografi (USG) ile yumurtlama takibi yapılarak veya serumda progesteron hormon düzeylerine (adetin 19. 21. ve 23. günlerinde) bakılarak tespit edilebilmektedir. USG de yumurtanın büyümediği veya tekrarlayan progesteron ölçümlerinin 3 mg/ml’nin altında olması yumurtlamanın olmadığını gösterir.
  • Açıklanamayan kısırlık: Açıklanamayan kısırlık, ortak nedenler için değerlendirmeye rağmen kısırlığın hiçbir nedeninin bulunmadığı anlamına gelir.
  • Endometriozis: Endometriozis, uterus dokusu uterusun dışına yerleşip büyüdüğünde ortaya çıkar - genellikle yumurtalıkların, uterusun ve fallop tüplerinin işlevini etkiler.
  • Rahim fibroidleri: Myomlar rahim duvarındaki iyi huylu tümörlerdir ve 30'lu ve 40'lı yaşlarındaki kadınlarda yaygındır. Myomlar döllenmiş yumurtanın implantasyonuna engel olabilir.
  • Bozulmuş sperm üretimi veya işlevi: Ortalamanın altında sperm konsantrasyonu, spermin zayıf hareketi (zayıf hareketlilik), servikal mukusa nüfus edememesi, hayatta kalamaması veya sperm boyutunda ve şeklindeki anormallikler.
  • Genetik bir bozukluk: Anne ve baba adaylarının genetik bozukluğu çocuklarına geçirme riski var ise preimplantasyon genetik testleri için başvuruda bulunabilir. Tüp bebek tedavisinde yumurtalar toplandıktan ve döllendikten sonra, bazı genetik problemler için taranır; ancak tüm genetik problemler bulunamaz. Tanımlanmış genetik bozukluklar içermeyen embriyolar rahme transfer edilebilir. Preimplantasyon genetik tanı (PGT), çocuklarına ciddi bir genetik hastalık geçirme riski taşıyan çiftlere önerilen bir tanı yöntemidir. Kistik fibrosis, talasemi gibi bazı genetik hastalıkları taşıyan çiftlerin embriyolarında PGT sayesinde gebelik gerçekleşmeden, gebeliğin sonlandırılmasına gerek kalmadan hastalık teşhis edilip o embriyo bu şekilde elenebilir. Preimplantasyon genetik tanı, sadece bu tür genetik hastalık riskleri olan çiftler için değil, aynı zamanda yapısal kromozom bozukluklarının (Örneğin translokasyon, inversiyon vb.) neden olduğu tekrarlayan düşükler nedeniyle sağlıklı bir gebelik oluşturamayan çiftler için de alternatif bir yol sunmaktadır.
  • Kanser veya diğer sağlık koşulları için doğurganlığın korunması: Doğurganlığa zarar verebilecek radyoterapi veya kemoterapi gibi kanser tedavisine başlanmak üzereyse doğurganlığın korunması için tüp bebek yöntemi (IVF) bu durumda iyi bir seçenek olabilir. Zira tüp bebek yöntemiyle birlikte kadınlar yumurtalıklarından yumurta toplayabilir ve daha sonra kullanmak üzere döllenmemiş durumda dondurulabilir. Diğer bir seçenek olarak da yumurtalar döllenebilir ve ileride kullanılmak üzere embriyo olarak dondurulabilir.

Tüp bebek başarısında anne adayının yaşı ve embriyo kalitesi gibi faktörler büyük önem taşır. Bu nedenle başarı şansı da bu faktörlere göre değişir. 30 yaş altı kadınlarda tüp bebek başarısı %55-60’larda iken 40 yaş üstündeki kadınlarda bu oran %15-20’lere düşmektedir.